Yeni anayasa yapım sürecinde, müzakerelerin doğru bir zeminde yapılması gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, “Bütün toplumsal birikimlerin üzerinde karar verecek yer TBMM’dir. Her yerde her şekilde tartışmalar yapılır ama tartışmanın sonuçlandırılacağı esas zeminin TBMM olduğunun altını çizmek isterim.” şeklinde konuştu.
Erdoğan ‘yeni anayasa ihtiyacının günden güne kendini belli ettiğini’ belirterek yeni anayasanın yasakçı değil özgürlükçü olması gerektiğini ifade etmişti.
Burada şunu öncelikle vurgulamak isterim. Bu meclis, 104 yıllık tarihi boyunca şartların en çetin olduğu dönemlerde bile bir çözüm yolu, bir çıkış yolu bulmayı başarmıştır. Bu meclis, tüm zorluklara rağmen hemen arkamızda yazan “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” şiarına hakkıyla sahip çıkmıştır. Yine bu meclis, milletimizin ufkunu genişletecek, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, ekonomik büyüme ve refaha, en önemlisi de özgürlüklere daha fazla alan açacak, Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasasını yapma tecrübesine, bilgisine ve kudretine ziyadesiyle haizdir.
12 Eylül askeri darbesi sonrasında silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan mevcut anayasa, meclisimiz ve milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. 1982’den beri yapılan irili ufaklı 20’den fazla değişiklik, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkça göstermektedir. Bir nevi yamalı bohçaya dönen 82 anayasasının miadı artık dolmuştur. Türkiye’nin 21. yüzyılda büyük hedef ve iddialarını gerçekleştirmesi ancak yeni, uzlaşmacı, özgürlükçü, katılımcı, sivil bir anayasa ile mümkündür.
Demokrasimizin yeni anayasa ihtiyacının günden güne kendini daha fazla belli ettiğini görüyoruz. Burada şu hususu da açık yüreklilikle ifade etmek arzusundayım. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni anayasayla ilgili olarak elbette biz kendi hazırlıklarımızı hem de çok titiz bir şekilde yapıyoruz. Ama bu demek değildir ki diğer tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz. Yeni anayasanın hazırlık sürecinde her türlü fikre saygı duyarız, her düşünceyi ilgiyle dinleriz, her yapıcı teklifi hayırhahlıkla değerlendiririz.
Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil, uzlaştırıcı, ayrıştırıcı değil, birleştirici, yasakçı değil, özgürlükçü olması, farklılıklarda değil, ortak noktalarda buluşturması temel ve sarsılmaz ilkemizdir. Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Millet varsa devlet vardır, devlet varsa, millet varlığını idame ettirir. Devlet milletin üzerinde değildir. Millet de devletsiz ayakta ve hayatta kalamaz. Ne devletimizin zayıflatılmasına, ne milletimizin bu yolla ayrıştırılmasına eyvallah etmeyeceğimiz bilinmelidir. Milletin refah ve huzurunun, bununla birlikte daha fazla hürriyetin, devletimizi daha da güçlendireceği kanaatindeyiz.
Yeni anayasa, devleti ve milleti ayrı yerlere koyan değil, devlet ile milleti buluşturan, kucaklaştıran, kaynaştıran niteliklere haiz olmalıdır. Şuna tüm kalbimle inanıyorum: Milletin muazzez iradesini temsil eden insanlar olarak insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, Allah’ın izniyle bu yüce meclis eliyle hayata geçirebiliriz.
Yeni yasama yılında milletimizin ve meclisimizin yeni bir anayasa inşası için daha fazla gayret göstereceğine inancımız tamdır. Biz bugüne kadar her fırsatta dile getirdiğim gibi, yeni anayasa sürecinde yapıcı davranmaya devam edeceğiz. Bugün bir kez daha tüm partileri ve milletvekillerini, toplumumuzun tüm kesimlerini, Türk demokrasisini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.